Alfie Fury bir dahi, kitap kurdu ve temiz bir öğrencidir. Lisede başarılıdır ve George ORWELL'in 1984 kitabını her zaman yanında taşır. Ama ailesiyle işler pek iyi gitmez. Üniversite eğitimini ailesinden uzaklaşmak için başka bir şehirde almanın iyi bir fikir olduğunu düşünür çünkü her gün evde nefret dolu bir sabaha uyanır. Bilime olan sevgisinden dolayı, California Üniversitesi'nde fizik ve kimya dalında yeni bir eğitim hayatına başlar. Üniversite yılları yoksulluk içinde geçer ve tek bir arkadaşı olmuştur. Ve ayrıca ara sıra hatırladığı ve çok özlediği eski bir İngiliz arkadaşı da. Üniversite yıllarında hayatını kazanmak için bazı bilim kurumlarına iş başvuruları yapar, ancak reddedildiğinde tesadüfen bir sosisli satıcısına rastlar ve onun için çalışmaya başlar. Bunun yanı sıra en büyük hatası yasadışı bir kumar çetesine bulaşmak olur.

Askerde görev yapan ağabeyinin öldüğünü telefonda öğrenir ve asla geri dönmek istemediği memleketi Batı Virginia'ya geri döner. Daha sonra, hayatında ilk kez evinin bahçesinde gördüğü yeni komşusu Valerie'ye aşık olur. Valerie onun hayattaki ilk aşkıdır. Zavallı annesi Sarah'nın hala bir tekstil fabrikasında işçi olduğunu fark eder. Erkek kardeşi de hayatında henüz hiçbir şey başaramamış ve kavgacı babası Micheal hala eskisi gibi sarhoştur. Yine haklı olduğunu düşünür ve yeni aşkıyla yakınlık kurmaya başlar. Bu, Valerie'nin sanatçı kişiliği ve Alfie'nin sanata düşkünlüğü sayesinde mümkün bir hal alır. Alfie bir süre sonra askerdeki bir albaydan bazı gerçekleri öğrenir. Ona, babasının eski bir ajan olduğu ve erkek kardeşinin özel harekat için Türkiye'de öldüğü söylenir. Albay ona, ailesinin Türklerle başının belada olduğunu söyler.

Alfie, sevdiklerini hem Türklerden hem de bulaştığı kumar çetesinden korumak uğruna peşi sıra gerçekleşen olaylar zincirinde bir katile dönüşür. Zamanla, bundan haz duymaya başlar. En son babasını öldürür ve Valerie'nin bu cinayete tanıklık ettikten sonraki ihaneti sebebiyle nihayetinde tutuklanır. Yargılanır ve elektrikli sandalye ile idama mahkum edilir. Alfie'nin itirafları nedeniyle infaz bir hafta ertelenir ve o biraz zaman kazanır. Hapishanede şeytani dehasından faydalanır ve firar eder.Garip bir şekilde onun bu firarı, orada başka bir tutsağı daha öldürmesiyle mümkün olur.

İngiltere'ye gider ve bir süre bir otel odasında yaşar. Ancak, uykusuzluğunu bize hissettirebilir. Sonunda otel odasından çıkar ve eski aile dostu İhtiyar İngiliz'i ziyaret etmeye karar verir. Hapishaneden kaçan, katil Alfie Fury kılık değiştirir ve Londra sokaklarına adımını atar. Eski dostunun kısa bir süre önce vefat ettiğini öğrenir. Hem peşindeki polisten sıkıldığı için hem de ona ihanet eden tek aşkı Valerie ile aklını yediği için rotasını hayatı boyunca uzak durmak istediği memleketi Batı Virginia'ya son bir kez geri çevirir. Valerie'nin kapısının önünde polise yakalanır ama onu görmeden gelmemekte ısrar eder. Onu görünce son sözlerini söyler ve kendi silahı ile intihar eder.

Kısaca; bu, dünyanın en sıradan ve sessiz ama dahisi Alfie Fury'nin tek aşkının ihanetinden ayrı sonu gelmez aile kavgaları yüzünden ölüme olan hasretinin ve sevdiği insanları koruma içgüdüsüyle her şeyini kaybetmesinin hikayesidir.