Ben bir gazeteci değilim ama yazarım, aynı zamanda bir edebiyatçı ve de Türkçe öğretmeniyim. O yüzden yazılarım da bu çerçevede geniş bir yelpazeye sahip oldu. Tarihin, Moğolları bile aratan en yağmacı, hırsız ve pespaye zihniyeti, harami gibi ülkeye çöküp hukuk ve adaletin ırzına geçtikten sonra yazılarımda elimden geldiği kadar bu hukuksuzlukları, yapılan zulümleri ve bu zihniyetin rezilliklerini anlatmaya çalıştım; en birinci amacım bu oldu. Bunun yanında okuduğum kitapları, izlediğim filmleri ve onlardan çıkardığım dersleri de okuyucuyla paylaşmaya gayret ettim. Bir de bu ifritten süreçte rotasını kaybetmiş ya da aklı karışmış bazılarının haklı haksız yaptıkları bazı eleştirileri de kalemimin el verdiği ölçüde değerlendirmeye çalıştım.
Yaklaşık iki yıldan fazla bir süre içinde yazdığım bu yazıların hem tarihe bir not düşme hem de yaşananları kaydetme adına kitaplaştırılması benim için çok önemli. Gün gelip sular durulup hesap sorma vakti geldiğinde zayıf hafızalı olduğumuza güvenen tüm alçaklara bu süreçte yaşananları anlatan tüm kitaplar ve yazılar adaletin keskin kılıcı gibi elbette inecektir.
Semih Yılmaz